Sayın CANBULAT sohbetimize hoş geldiniz. Bize biraz kendinizi tanıtabilir misiniz? Hangi okullardan mezun oldunuz? Hangi eğitimleri aldınız? 

– 1978 İstanbul doğumluyum. 1995 yılında Beyoğlu Hasköy Lisesini bitirdikten sonra, aynı yıl Marmara Üniversitesi müzik öğretmenliği bölümünü kazanıp, 2000 yılında mezun oldum.   

Müzikle tanışmanız nasıl başladı? 

– Müzikle tanışmam küçük yaşlarda babamın bana almış olduğu küçük bir bağlamayla ve bir müzik dershanesine götürüp, orada eğitim almamı sağlamasıyla başladı.  Müziği türkülerle tanıdım ve çocukluk yıllarımı türkü dinleyerek geçirdim. Hasköy lisesini okuduğum yıllarda bağlamayla olan uğraşımı gören müzik öğretmenim Refik Köksal, hayatımın dönüm noktası oldu.

Benim üzerimde çok emeği vardır. Bana verdiği destekle, üniversiteyi kazanmamı sağladı. Böylece çocukluktan gelen amatör uğraşımı profesyonel hayata taşımış ve meslek haline getirmiş oldum. Üniversitede batı müziği eğitimi aldım branşım klasik gitardı. 

İş hayatınıza nasıl başladınız? 

– Müzikle ilgili iş hayatım üniversitede öğrencilik yıllarımda başladı. Müzik dershanelerinde gitar eğitmenliği yapıyordum. Üniversitede okurken bir yandan da çalışıyordum. Okuldan sonra akşam üzerileri ders vermeye giderdim. O yıllardan beri birçok kurumda çalıştım. 2002 yılından itibaren de özel okullarda müzik öğretmenliği yapmaya başladım. Bazı okullarda, bir süre bu pozisyonda çalıştıktan sonra, tekrar gitar eğitmenliğine döndüm. Şu an BASAD (Bakırköy’lü Sanatçılar Derneği) ve özel Açı okullarında gitar eğitmeni olarak çalışmaktayım.

Bugünlere gelene kadar, ne gibi aşamalar yaşadınız? Bu dönemlerde ne gibi zorluklar yaşadınız ve bunları nasıl aştınız? 

– Öğrencilik yıllarımda hem okumak hem de çalışmak kolay bir iş değildi. Bütün bunların yanı sıra kendimi bireysel olarak da geliştirmem gerekiyordu ve bunun için de ayrıca zaman ayırıyordum. İş hayatı için ihtiyaç duyduğum sosyal çevreyi yapmam gerekiyordu. İlk çalışmaya başladığım zamanlar acemi bir eğitmenken,  yeterli donanıma ve tecrübeye sahip olmadığım için, kendimi geliştirmek ve sosyal çevreyi yapabilmek adına hiçbir zaman maddiyatı ön plana koymadım. Bu yaklaşımım ve sahip olduğum iş ahlakı, zamanla gerek çevreyi gerekse maddi açıdan kazançları da getirmeye başladı. Mesleğiniz her ne olursa olsun beraber çalıştığınız insanların güvenini kazanmanız çok önemli. Her zaman buna dikkat ettim. İşinizi en iyi şekilde yapmanız ve sorumluluk anlayışınızın olması her zaman önünüzü açık tutar.    

Biraz müzikten konuşalım. Gitar çalıp müzik yapmak sizin için neler ifade ediyor, faydaları nelerdir? 

– Çaldığınız enstrüman ne olursa olsun onun ifade ettiği şeyler ve de yararları saymakla bitmez. Boş zamanlarınızı en güzel şekilde değerlendirirsiniz, ruhsal açıdan doygunluk yaşarsınız, insana huzur katar, stresten uzak tutar ve rahatlatır, özgüven duygunuz oluşur, zararlı alışkanlıklardan uzak tutar, insanı boşluktan tutup çıkarır, kısacası iyi bir dosttur. 

Herkes bir enstrüman çalmaya heves ediyor, fakat bir süre sonra bırakıyorlar. Enstrümana devam etmek ve iyi çalmak için neler yapmak lazım? 

– Enstrüman çalmaya ilk başladığınız zamanlar aşırı bir zorlanma yaşarsınız. Biraz inatçı olmak ve üstüne gitmek lazım yani bol bol pratik yapmak gerekiyor. Bunları yaptığınız zaman karşılığını alırsınız. Bir o kadar da nankör bir iştir. Çok iyi çalar durumdayken, bir süre çalmadığınız zaman bir an da geriye doğru gitmeye ve hakimiyetinizi kaybetmeye başlarsınız. Seviyenizi ayakta tutabilmeniz için ara ara pratik yapmak gerekir.  

Eğitim verdiğiniz öğrencilerinizde bu disiplini ve düzeni görebiliyor musunuz?   

– Açıkcası, olması gereken disiplini ve düzeni çok az görebiliyorum. Genellikle fazla emek vermeden kısa zamanda sonuca gitme beklentisi içinde olunuyor. Tabi, bu şekilde sonuç almak mümkün değil. Fakat, benim için dert olan başka bir konuya değinmek istiyorum. Ülkemizde, müziğin ya da genelleyecek olursak, sanatın meslek olarak benimsenememiş olması çok büyük bir eksiklik. Eğitim verdiğim çok yetenekli çocuklar aileleri tarafından bu işi ciddi derecede yapmasınlar diye engellenebiliyorlar, hatta eğitim almalarına son veren aileler bile oluyor.O çocukların bu yetenekleri ve bu işi bir meslek haline getirebilecek olma ihtimalleri anneleri ve babaları korkutan bir unsur oluyor. Sebebi de, biraz önce dediğim gibi sanatın bir meslek olarak benimsenememiş olmasıdır. Herkes doktor, mühendis ya da mimar olabilir ama herkes müzisyen, ressam ya da tiyatrocu olamaz. Yetenekli olan çocukların önlerinin kapatılmamasını ve desteklenmesini tavsiye ediyorum.    

İleride meslek olarak müzisyen olmasalar bile, çocukların bir enstrüman çalmaları onlara ne gibi bir katkıda bulunmaktadır?    

– Enstüman çalan ve bunu sürdüren çocuklar, müziği dinlendirici ve kendilerini rahatlatıcı bir unsur olarak görmektedirler. Derslerinde bunalan çocukların, gereksiz hobiler edinip, -maalesef- zamanlarını boşa harcamaları veya kötü alışkanlıklar edinmeleri yerine, müzikle uğraşmaları kendilerine hem keyifli zaman geçirmelerini, hem de rahatlamalarını sağlamaktadır. Ayrıca çeşitli etkinliklerde bir enstrüman çalan çocuğun kendine güveni gelmektedir. Bir enstrüman çalmak çocuğun sosyalleşmesine katkıda bulunmaktadır.  

Bir müzik enstrümanı çalmak için kabiliyet gerekmiyor mu? Çoğu insan kabiliyeti olmadığını düşünüp, hiç başlamamaktadır. 

– Bir müzik enstrümanı çalmak için, mutlaka yetenek gerekmemektedir. Tabii ki, yetenek de olursa, çok daha başarılı olmak mümkündür. İşin sırrı, disiplinli çalışmak ve devam etmektir. Ayrıca, yeteneksiz insan yoktur, kendine uygun enstrümanı bulamamış insan vardır. Herkesin çalabileceği bir müzik enstrümanı mutlaka vardır. Hiçbir şey gerçekten yok ise, doğanın en güzel enstrümanı olan “İnsan sesi” var. Yani insanlar korolara girip, şarkı da söyleyebilirler. Tek başınıza müzik yapabildiğiniz gibi, bir gruba girip, ya da ikili, üçlü bir araya gelip müzik de yapılabilir. Bunları hepsi, inanılmaz keyif veren faaliyetlerdir ve müzik yapmanın asla yaşı yoktur, dileyen herkes, kendine uygun bir müzik enstrümanını seçip, başlayabilir. 

İş dünyamıza bakacak olursanız, bir müzikle uğraşmanın çalışan veya ileride mesleğinde iyi bir kariyer yapmak isteyen insanlara ne gibi bir katkısı olabilir? 

– Müzikle küçük yaşta tanışan ve bunu bir disiplin içinde sürdüren çocukların, ileri yıllarda akademik olarak da çok başarılı olduklarını görmekteyiz, çünkü enstrüman öğrenme sürecindeki disiplin, daha sonra da devam etmektedir. Okul yıllarından sonra da iş hayatında aynı disiplin örneğini sergileyen kişiler, yaptıkları işlerde de başarılı olmaktadırlar. Hele bir müzik grubunda enstrüman çalan kişiler, grubun aynı ritmi sağlamaları için göstermiş oldukları gayret ve alışkanlığı, iş yaşamlarında da sürdürdüklerinde, mesai arkadaşları veya yöneticileri ile iyi iletişimler kurmakta, ekip içinde mükemmel uyumu yakalamaktadırlar. Benzer şekilde, yönetici olduklarında da, ekiplerini –kelimenin tam anlamı ile- birer “Orkestra şefi” gibi departmanlarını yönettiklerini görmekteyiz. Aynı basketbol, voleybol veya futbol gibi, takım sporları yapan kişilerin, yönetim kademelerinde göstermiş oldukları performans gibi. Müziğin veya enstrümanın katkısı ise, birazcık daha fazla, çünkü aynı satranç oynayan kişilerin, edindiği alışkanlık gibi, hep ilerisini görmek ve kendini geliştirmek gibi bir etkisi de vardır. Enstrüman çalarken de, aslında kafanızdan hep bir adım sonra hangi notaları çalacağınızı düşünürsünüz. İşte bu alışkanlık, iş yaşamının gerektirdiği stratejik düşünce yapısına olumlu katkı yapmaktadır.  

Bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ederiz. 

– Ben teşekkür ederim.

Söyleşiyi yapan: Hakan Okay, Haziran 2012