Sayın Özcan DERVİŞOĞLU ve Can DERVİŞOĞLU sohbetimize hoş geldiniz. Sayın Can DERVİŞOĞLU, bize biraz kendinizi tanıtabilir misiniz? Hangi okullardan mezun oldunuz? Hangi eğitimleri aldınız?
– Can DERVİŞOĞLU (Fotoğrafta ayakta): Merhaba, 1983 İstanbul doğumluyum. Kartal Anadolu Lisesi ve sonrasında Koç Üniversitesi İşletme Bölümü mezunuyum. Lisede anadil olarak Almanca, üniversitede İngilizce okudum. Okul ile birlikte ilkokuldan üniversite egitiminin sonuna kadar lisanlı olarak basketbol oynadım. Okul ile devam eden spor, benim için en önemli eğitimdi.
Sizden iki nesil önce, yani dedenizden başlayan bir aile şirketiniz olmasına rağmen, iş hayatına başka bir firmada, bir profesyonel çalışan olarak iş hayatınıza başladınız. Neden böyle bir karar aldınız ve iş hayatınıza böyle başlamanızın size ne gibi katkıları oldu?
– Can DERVİŞOĞLU: Haklısınız, dedem ile 1950’li yıllarda başlayan ve babam ile devam eden bir aile işimiz var. Aile işimiz diyorum, bunun temel sebebi de dedem Ahmet DERVİŞOĞLU’nun Türkiye’de serigrafi baskının ve cam dekorun ilk öncülerinden olmasıdır. Ortaokul-Lise hayatım boyunca boş zamanlarımda ve yaz tatillerinde tabii ki babamla birlikte işe gidiyordum. Fakat lisenin sonuna geldiğimde, babam Özcan Beyin bizden isteklerinden birisi dışarıda başka bir şirkette tecrübe edinmeden, aile isine gitmemekti. Babamın bu yönlendirmesi ile üniversite döneminde aile işinden biraz uzak kalıp, yazları farklı şirketlerde staj ile başlayarak kışın okul ile “Part time” çalışmalar ve sonrasında da mezuniyet sonrası kurumsal hayatla, iş hayatına başlamıs oldum. Okul döneminde Beko A.Ş’de staj, Doğus Holding’de 1 senelik “Part time” çalısma ve arkasından da mezuniyet sonrası Danone’de Pazarlama Departmanında Ürün Müdür Yardımcısı olarak 2 sene çalıştım.
Siz; Özcan DERVİŞOĞLU, oğullarınızı okul sonrasında direk olarak işe çağırmak varken, niçin böyle bir yönlendirmeyi tercih ettiniz?
– Özcan DERVİŞOĞLU (Fotoğrafta oturan): Biz kardeşlerim ile birlikte şirketin 2. jenerasyonu olarak direk babamızın yanında iş hayatını öğrendik. Can’ın da bu şekilde iş hayatına girmesi ve şirkete dahil olması, mevcut sistemin devamı anlamına gelecekti. Öncelikle farklı ortamlarda bulunarak farklı bakış açıları ve yönetim sistemleri görerek, kendisini geliştirmesini istedik.Böylelikle günün birinde aile işine döndüğünde, buradaki sistem ile daha önce gördüklerini bir araya getirerek bir geliştirme ortamı yaratmış olduk.
O dönemde öğrendiklerinizin, bugün çalışmakta olduğunuz aile şirketinizdeki görevinize ne gibi katkıları oldu?
– Can DERVİŞOĞLU: Lise mezuniyeti sonrası üniversite ile birlikte part time olarak organizasyon şirketlerinde çalışmaya başladım. Sonrasında okul doneminde hem stajlar ve part time çalışmalarda bulundum, hem de yurtdışında sosyal projelerde yer aldım. Bunların hepsi bana insan iliskilerinde ciddi katkılar sagladı. Çalıştığım şirketlerde rapor ettiğim bir cok kişi varken, sonrasında aile işinde yönetici olarak devam ediyorsunuz ve en önemlisi iki pencereyi de yaşıyor ve biliyorsunuz. İnsan ilişkilerinin yanında kurumsal bir şirkette organizasyonu ve yönetim sistemini öğrenerek aile işine döndüm. Tabii ki çok büyük bir sistemden daha mikro bir sisteme geçiyorsunuz, fakat büyümenin temel araçlarından kurumsallaşmayı adım adım uygulamaya çalışarak işe basladık.
Üretim bölümlerimizde yetkin kişiler ile uygun yapılandırmayı sağladık. Bu sekilde iş kollarımızı genişlettik. Şu anda kozmetik ana sektor olarak, bunun yanında cam dekor çalışmalarını züccaciye sektörüne ve promosyon pazarına da yapıyoruz. Cam dekor çalışmalarımızın yanında Uzak doğudan şişe tedariği sağlayarak müşterilerimize şişe ambalaj tarafında ek bir hizmet sağlıyoruz.
Aile şirketinize dönmenizi sağlayan etkenler neler oldu? Sonuçta bir aile işiniz vardı ve günün birinde oraya döneceğiniz çok aşikârdı; bunun zamanlamasını yaptınız mı? Bugün bu kararınızı tekrar değerlendirdiğinizde, aynı yolu izler miydiniz?
– Can DERVİŞOĞLU: Dediğiniz gibi devam eden bir aile sirketi varken ve siz okul sonrası başka bir şirkette çalışıyor olsanız bile, sizi bekleyen bir şirket var, ben de bunu biliyordum. Bu aslında biraz da bayrak yarışı denebilir. Ama babam Özcan Dervişoğlu, bizi bu konuda hep serbest bıraktı ve kendi yollarımızı çizmemizi istedi. Şu anda kardeşim bir reklâm şirketinde iş hayatına devam ediyor. Ben mezun olduktan sonra 2 sene kurumsal hayatta çalıştım, sonrasında askerlik ve aile işine geçiş yaptım. Bunun zamanlaması bence herkes için değişken olacaktır, fakat ben farklı bir şirkette çalışıyorken, aile isimizi düşünmeye başladıktan sonra bazı fırsatları da kaçırmamak adına hızlı bir karar alarak geçtim.
Bu gün sorsanız yine aynı yolu izlerdim, çünkü kurumsal hayattan farklı olarak özel sektörde de öğrenilmesi gereken çok şey var. Ne kadar geç bir geçiş, bu tecrübe zamanını da geciktirecektir ki, bu da bir dezavantaja dönecektir.
Özcan Bey, biraz da şu anki işinizden konuşalım isterseniz. Şirketinizi bildiğimiz kadarı ile babanız kurdu; o zamanki faaliyet alanınız nelerdi? İşler nasıl gelişti? Şu an yapmış olduğunuz işleri bize biraz anlatır mısınız?
– Özcan DERVİŞOĞLU: Babam, şirket kurucumuz Ahmet Dervişoğlu, Yugoslav göçmenidir. Teknik ressam olarak eğitim almış ve çalışmıştır. Daha sonra İstanbul’a geldikten sonra teknik çizim yeteneği ve altyapısı ile reklâmcılık sektöründe serigrafi baskı uygulamasını gerçekleştiren ilk kişilerdendir. Reklâmcılık sonrasında aydınlatma sektörüne cam dekoru ve daha sonrasında da kozmetik de dahil olarak cam şişe serigrafi baskı ve dekoru üzerine yoğunlaşmıştır.
Ben de şirketimizi sonrasında kozmetik yan sanayii olarak konumlandırarak kozmetik firmalarına cam dekor hizmetinde topladım. Şu anda hem kozmetik sektörü, hem de züccaciye ve alternatif sektörlere cam şişe bardak üzerinde serigrafi baskı, organik boyama ve sablaj dekor hizmetleri vermekteyiz.
Son 1 senedir de kozmetik firmalarına çözüm ortağı olarak yurt dışından cam ithalatına başlamış bulunmaktayız. Bu şekilde cam tedariği kısmında hizmet zincirimize bir halka daha eklemiş oluyoruz. Amacımız yakın zamanda cam ambalaj tarafında müşterilerimizin tüm isteklerini sunmaktır.
Dedeniz işi başlattıktan sonra, babanız da şirkete dahil oldu ve halen birlikte çalıştığınızı biliyoruz. Şirketinizde ne gibi görev paylaşımı yapıyorsunuz ve kritik kararları nasıl alıyorsunuz?
– Can DERVİŞOĞLU: Ben 2 senedir aile şirketimizde çalışıyorum ve her gecen gün biraz daha babamın üzerinden yükleri almaya çalışıyorum. Bu şekilde operasyonel ve temel şirket işleyiş görevlerini alarak, babama da biraz daha zaman yaratmış oluyoruz. Özcan Bey de bu şekilde bizlere bir danışman olarak yol gösteriyor ve yönetim kontrol mekanizmamızın tam merkezinden bizleri yönlendiriyor. Ben iş ve proje geliştirme ile birlikte ana işleyişiyürütüyorum. Bu noktada işleri karar noktasına getirdiğimizde Özcan Bey ile biraraya gelerek ortak karar alıyoruz.
Şişe dekorasyon ve serigrafi içinde özellikle Uzakdoğu ile nasıl rekabet ediyorsunuz? Kalite, zamanlama ve teknoloji olarak karşılaştırdığınızda ne gibi avantaj ve dezavantajlarınız bulunmaktadır?
– Can DERVİŞOĞLU: Değişen ve globallesen dünya bir çok avantaj getirse de tabii ki uzak doğu ile rekabet Türk sanayisini çok zorluyor. Uzak doğu ile ne yazık ki maliyet tarafında rekabet etmemiz çok zor, hepimiz biliyoruz ki uzak doğudaki destekler ve ucuz iş gücü ile mücadele çok ciddi bir konu. Fakat biz de bunları gözlemleyerek bir yol haritası çiziyor ve izliyoruz. Kendi işimizde artan maliyetleri kontrol edebilmek adına otomasyona yöneliyoruz. Her birimi adım adım otomasyona çevirerek, maliyetlerimizi minimize etmek durumundayız ve bu şekilde bu günkü gibi, en iyi kaliteyi daha ucuz maliyetler ile sunmayı hedefliyoruz. Avantajlarımız ise tabii ki müşteriye yakın olmamız, isteklerine hızlı ve anında yanıt verebilmemizdir.
İşinizin geleceği için ne gibi yatırımlar planlamaktasınız ve sektörünüzde geleceği nasıl görmektesiniz?
– Can DERVİŞOĞLU: Biz uzak doğu rekabeti ile her geçen gün daha da zorlaşsa da sektörümüzün devamına inanmaktayız. Bu devamlılıktaki iş hacmini de büyütmek adına otomasyon yatırımları ile daha uygun maliyetleri hedefliyoruz.
Yatırımlarımız üretimde otomasyon yönündedir. Diğer taraftan müşterilerimize cam şişe tedariğinde çalışmalarımız ve yatırımlarımız da devam etmektedir. Hedefimiz şişe sunumu ve dekorunu tek bir çözüm noktası olarak sunmaktır.
Konumuz “Pazarlama” olduğuna göre, bu soruyu sormadan yapamayacağız; ne gibi pazarlama çalışmaları yapmaktasınız?
– Can DERVİŞOĞLU: Biz üretim tabanlı bir hizmet sanayi firmasıyız. Tabii ki çok geniş bir pazarlama ayağımız yok. Fakat yurtiçi sanayi fuarlarında yer alarak çalışöalarımızı sunuyoruz. Fuarların yanında en büyük pazarlama yaklaşımımız firmalara cam ambalaj tarafındaki gelişmeleri birebir görüşmelerimizde sunarak, uygulamalarımızdaki genişliği sunmaktır.
Ülkemizde “Dededen toruna” devam eden ve uyum içinde çalışan az sayıda “Aile” şirketi vardır; siz kendi şirketinizde bu uyumu nasıl sağladınız?
– Can DERVİŞOĞLU: Biz şirketimizde de bu güne kadar, hem bir aile olduk, hem de profesyonel. Şirketimizde dedem ile işe başlamış babam ile 30 senedir çalışan çok tecrübeli ve konusuna hakim personel bir kadromuz var. Ne mutlu ki, bu uyum geçmişten beri gelerek bu gün de devam ediyor.
Sizce, kendi “Aile” şirketleri olan ve eğitimlerini tamamlayan her yeni birey, kendi şirketlerinde görev almadan önce, başka bir veya birkaç şirkette çalışmalı mıdır? Bu süre ne kadar olmalıdır?
– Can DERVİŞOĞLU: Direk olarak aile sirketinde baslamak demek mevcut sistem icinde eğitilmek ve aynı gidişin sürekliliğini sağlamak demek olacaktır. Bu sebeple aile şirketlerinde iş hayatına devam edecek, herkesin kesinlikle farklı bir şirkette çalışarak başlangıç yapmasını öneririm.
İleri dönemlerde “Aile” şirketlerinde profesyonel yöneticilerin görev alması konusunda ne gibi düşünceleriniz vardır?
– Can DERVİŞOĞLU: Profesyonel yöneticiler her zaman her şirket için şarttır diye düşünüyorum. Aile şirketlerinde de bir ölçek aşıldığında, siz firma yöneticisi olarak, projelere karar vermekte takip etmekte gecikmeye başlıyorsanız kesinlikle profesyonel bir ekip ile çalışmaları güçlendirmek gereklidir.
Son olarak, genç yönetici ve çalışanlara ne gibi mesajlarınız olabilir?
– Can DERVİŞOĞLU: Ben tabii ki yolun çok başındayım. Ama bu güne kadar büyüklerimden örnek aldığım kişilerden bir mesaj olarak bizler her zaman çok ve çok çalışkan olmalıyız. Gündemi ve dünyayı her dakika takip ederek, “Yanında değil, önüne geçmek” için uğraşmalıyız. Bir başka deyişle; bu gün aynı yerde bulunmak istiyorsak, düne göre daha hızlı koşmalıyız…
Sizi ve çalışmalarınızı tanımaktan çok mutlu olduk, başarılarınızın devamını dileriz.
Söyleşiyi yapan: Hakan Okay, Nisan 2010