Sayın İNAN sohbetimize hoş geldiniz. Bize biraz kendinizi tanıtabilir misiniz? Hangi okullardan mezun oldunuz? Hangi eğitimleri aldınız?
– İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum. Üniversiteyi olaylı dönemde okuduğum için, girdiğim üniversiteyi bir an önce tamamlamak istedim. Oysa Hukuk Fakültesine girmek istiyordum. Ancak, hukuk merakım nedeniyle, bir hukuk bürosunda kısa bir süre olsa da çalıştım. Hâlâ içimde Hukuk Fakültesi mezunu olmak gibi bir istek vardır. Belki bir kez daha üniversite sınavına girerim. Tabii sadece hobi olarak…
İlk iş hayatınıza hangi görevle başladınız? Meslek olarak kozmetik sektörünü nasıl seçtiniz? O dönemdeki deneyimlerinizin daha sonraki iş hayatınıza ne gibi katkıları olmuştur?
– Üniversite sonrası çocukluğumdan beri hobim olan makyaj ve cilt bakımı kurslarına gittim. Mesleğimle ilgili ve çeşitli işlerde çalıştıktan sonra, bir gün mutsuz olduğumu, yaptığım işleri hiç sevmediğimi fark ettim ve hobim olan bir iş yapmaya karar verdim. Makyaj ve cilt bakımı ile ilgili iş hayatına başlamak için, iş değiştirmek üzere kolları sıvadım. O zamanki fikrime göre, işin mutfağından başlamak gerekiyordu ve bir gazete ilanı ile bir kozmetik şirketinde güzellik uzmanı olarak işe başladım. Bu süreçteki çalışmalarım çok etkili olmuş ki, terfi etmem çok kısa sürede oldu.
Kozmetik sektörüne girdiğinizde ne gibi eğitimler aldınız? Bu eğitimlerin bugünlerde de faydasını görüyor musunuz?
– Kozmetik sektöründe sayısını hatırlamadığım kadar cilt bakımı ve makyaj eğitimi aldım. Bunun dışında, profesyonel satış eğitimi, satış yöneticisi eğitimi, güzellik uzmanı satış eğitimi, pazarlama, doğru ve etkili konuşma eğitimi…vs. aldığım eğitimlerin sadece bir bölümü…
Güzellik uzmanı ve satışta görev yaptığınızı biliyoruz, bize biraz o dönemlerden söz edebilir misiniz?
– Güzellik uzmanı olduğum dönemde, sektördeki ilk üniversite mezunu güzellik uzmanı bendim. Rakip firmaların yöneticileri, diğer güzellik uzmanları bana sürekli, bu işi bırakmam gerektiğini, eğitimim paralelinde bir iş yapmam gerektiğini, söylemelerine rağmen, hedefime ulaşmak için uzmanlığa devam etmem gerektiğinden emindim. Ve nitekim de devam ettim.
Daha sonra pazarlamaya geçtiniz, “Pazarlama” da neler yaptınız? Türkiye’de bir kozmetik markası oluşumunda görev aldığınızı biliyoruz. Marka nereden nerelere geldi; bu yolculuktan biraz söz edebilir misiniz?
– 12 yıl önce yeni pazara verilen bir kozmetik markasının yöneticisi oldum. Marka bilinilirliğini sıfır noktasından bugünkü noktasına getirdik. Bu bir ekip çalışması ile olabiliyor. Ekipte bir kişinin değişimi, eksikliği ve başka etkenler iniş çıkışa yol açabiliyor. Stratejinin doğru belirlenmesi çok önemli… Ben markaların kişiliği olduğuna inanıyorum. Bu nedenle markamda yapılacak küçük bir yeniliğin dahi, kişiliğine uygun olup olmadığından emin olmadan uygulamaya geçmiyorum. Hedef kitlemizi iyi tanıyoruz, beklentilerini biliyoruz. Bizi başarıya götüren en önemli faktör bu bence…
Kariyer yolunuzu önceden mi çizdiniz, yoksa tamamen şans ve fırsatların mı yardımı oldu?
– Kariyer planımı mutlu olmak istediğim bir iş yapma kararı verdiğim gün yapmıştım. Hedefimi doğru belirlediğime inanıyorum. Şans faktörünü biz yaratıyoruz. Yaşadığımız her şeyin bizim seçimimiz olduğuna inanan bir kişiyim.
Sektörünüzdeki trendleri nasıl takip ediyorsunuz? Renk ve moda dünyası ile iç içe olmak gerektiğinizi biliyoruz, bu konuda ne gibi çalışmalarınız oluyor?
– Trendleri tekstil sektörü belirler; makyajda (Renkli kozmetikte) trend buna paralel olarak belirlenir. Ancak; ben Avrupa veya Amerika’da belirlenen trendlerin Türkiye’ye aynı şekilde yansıtılmasından yana değilim. Bizler marka yöneticileri olarak, moda renkleri hedef kitlemize uygun hale getiriyoruz. Yurt dışı seyahatlerimiz, gezdiğimiz fuarlar, yabancı markaların trendleri, moda günleri, defileler, dergiler, moda dergileri…vs. her şey bize fikir verir, ama biz ülkemiz coğrafyamıza ve insanına en uygun renkleri veya ürünleri sunmak için olağanüstü gayret sarf ediyoruz. Akdeniz dokusu ile Avrupa esintisini bir araya getirmenin arayışı içindeyiz sürekli, çünkü bizim hedef kitlemiz bilinçli ve ne istediğini çok iyi biliyor.
Bir kozmetik markası yönetmektesiniz, ne gibi görevleriniz bulunmaktadır?
– Markamın doğumundan, bugüne kadar olan gelişiminde dek, her aşamasında görev yaptım. Pazarlama Müdürü olarak sorumlu olmam, satış sorumluluğumu bitirmiyor. Ar-Ge sorumluluğundaki yeni formül ve renklerin her aşamasında da olduğumu belirtmeliyim. Marka şemsiyesi altında, ürün çeşitliliğini arttırmak, yenilikleri izlemek, pazar payımı arttırmak, birinci derecedeki sorumluluklarım…
Halen kendinizi geliştirme yolunda çok gayret ettiğinizi biliyoruz, neler yaptığınızı bizlerle paylaşabilir misiniz?
– Son 2 yıldır kişisel gelişim hobim oldu. Kişisel gelişim için 5 yıllık bir programa başladım. Bu programın dışında, kişisel gelişim uzmanlarının farklı Work-shop’larına katılıyorum. Son olarak Aykut Oğut’un “Evrenden Torpilim Var” isimli 8 haftalık Work-shop’una devam ediyorum. Kendimi geliştirme olarak değerlendirdiğim salsa dansı derslerim devam ediyor. Yönetici olarak yoğun yaşadığım haftanın sonunda yorgunluğu atacak aktiviteler olması gerektiğine inanıyorum. Örneğin; hobim olan futbol maçlarını izlemek haftaya yepyeni bir kişi olarak başlamamı sağlıyor.
Bir sektörde uzun süre çalışmanın ne gibi avantajları olabilir?
– Aynı sektörde her kademede uzun yıllar çalışmak deneyimin en üst noktası… Teorinin pratikle olabildiğince bileşimi sonunda başarı geliyor. Bunu çevremde de gözlemleyebiliyorum. Ayrıca yıllarını kozmetik sektöründe geçirmiş biri olarak, sektörde isim olmanın da avantajlarını yaşıyorum.
Sektörünüz çalışanlarına ne gibi önerileriniz olabilir?
– İşini seven bir çalışan olmalarını öneriyorum. Herkes benim kadar şanslı olup, hobisini işe dönüştürme şansına sahip olmayabilir. Ancak; kişi isterse yaptığı işi sevebilir. Ben hafta sonları mutlaka parfümeri mağazalarına gidip, farklı kategorilerdeki markaları da izlemeye, markaların uzmanları ile sohbet edip gelişim için neler yaptıklarını öğrenmeye çalışırım. Parfümeri kanalında isim olmak için onlarla birlikte olmak gerekir. Masa başı yöneticisi olmamaya özen göstermelerini öneririm.
Sizi ve çalışmalarınızı tanımaktan çok mutlu olduk, başarılarınızın devamını dileriz.
Söyleşiyi yapan: Hakan Okay, Aralık 2009