Sayın PERŞEMBE sohbetimize hoş geldiniz. Bize biraz kendinizi tanıtabilir misiniz? Hangi okullardan mezun oldunuz? Hangi eğitimleri aldınız?

– Merhaba, öncelikle bu güzel söyleşi için çok teşekkür ederim. İzmir Amerikan Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra lisans eğitimimi O.D.T.Ü Endüstri Ürünleri Tasarım Bölümü’nde tamamladım ardından İtalya’da tasarım kültürü programına ve profesyonel yaşama başladıktan sonra ise 9 Eylül Üniversitesi İşletme Sertifika Programı’na katıldım.

İlk iş hayatına bir profesyonel olarak başladığınızı biliyoruz? İlk görevinizden söz edebilir misiniz? endüstriyel tasarım ile işletme eğitimini birlikte almanızın ne gibi katkıları oldu?

– Profesyonel yaşamıma, Vestel Elektronik ArGe grubunda çalışarak başladım. Bu dönemde, TV / Beyaz eşya tasarımı konusunda yaptığım yurt içi ve yurt dışı çalışmalarla, grup liderliğini üstlendim.

 Aldığım eğitimi birebir uygulama şansını yakalamış biri olarak ürün geliştirmenin temel taşı olan ‘’Fikir oluşturma’’ için sadece tasarımın genel metodolojisinin yeterli olmadığını kavradım. Bir fikri uygulamaya sokabilmek için başka birçok disipline ihtiyaç duyulduğunu gözlemleyerek 9 Eylül BIMER İşletme Sertifika Programı’na katıldım. Pazarlama – Ekonomi konularında aldığım temel bilgilerin sadece projelerde değil hayatımın birçok alanında çok yararlı olduğunu ifade etmek isterim.

Arge (Araştırma-Geliştirme) çok konuşulan ve son yıllarda giderek önem kazanan bir konu, özellikle “İnovasyon”dan söz edilmeye arttıkça, Arge de sanayi işletmelerinde vazgeçilmez bir departman olmaya devam etmektedir. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

– Rekabetin ve büyümenin güdüleyici öğelerinden olan yenilik ve bilginin artan ağırlığı, ülkemizde son yıllarda ArGe’nin, işletmelerin vazgeçilmez bir departmanı olarak öne çıkmasını sağladı. Dünya pazarlarında kendi ürün ve hizmetlerimiz ile rekabet edebilmenin ve bunu sürdürülebilir yapabilmenin en doğru yolu, ‘’Yenilik oluşturma yeteneklerimizi’’ geliştirmekten geçiyor. Türkiye de ArGe terminolojisinin yanlış algılandığı ve birçok sanayi kuruluşunda araştırma-geliştirme (ArGe) çalışmalarının aslında yok denecek kadar az olduğu, çoğu çalışmanın ürün geliştirme (ÜrGe) bazında olduğunu belirtmek gerekli. Günümüzde bir işletme için tılsımlı sözcüğün ‘’Süreklilik’’ olduğuna ve bunun içinde gerçek anlamda ArGe kültürünün mutlaka oluşturulması gerektiğine inanıyorum.

ArGe’de çalıştığınız dönemde ne gibi deneyimleriniz oldu? Genç bir endüstriyel tasarımcıya sizce gerektiği kadar fırsat verildi mi?

– İlk profesyonel yaşamım benim için ikinci bir üniversite oldu, 87-92 yılları gibi ArGe çalışmalarının emeklemeye başladığı bir dönemde benim gibi heyecanlı birine oldukça iyi fırsatlar verildiğini düşünüyorum. Vestel de ki ilk projem, bir İgiliz Firması için 21’’ TV tasarımıydı. Bu proje için müşterinin Londra’da ki tasarım ofisine staj için gönderildim. Müşteri verilerini alarak projeyi gerçekleştirmenin yanı sıra burada izlediklerim bana meslek yaşamım boyunca rehberlik etti. Ardından Taiwan ve Japonya da Sansui gibi elektronik devlerinin tasarım departmanlarında proje yaparak uluslararası bir deneyim kazandım. Farklı kültürlerin, tasarıma bakış açılarını gözlemlemek benim için bulunmaz bir fırsattı.

ArGe grup liderliğine yükselmenizde etkenler neler oldu? Ardından başka önemli bir şirketin pazarlama bölümünde tasarım/proje koordinatörü olarak görev yaptınız. Türk elektronik sektörü dünyada henüz yavaş yavaş ismini duyurmaya başladığı bu dönemde, sizin ne gibi çalışmalarınız oldu?

– 80’li yıllarda kurulan Vestel ve Raks, OEM olarak çalıştıkları tüm yurtdışı projelerinin ÜrGe çalışmalarını kendi bünyelerinde başarabilmek için büyük bir çaba sarf ediyorlardı. Türkiye’de ilk defa yapılan bu çalışmaların içinde yer almak bana büyük bir heyecan vermişti. Başta İngiltere, Fransa İtalya, Almanya olmak üzere Doğu Avrupa ve Rusya pazarına yönelik TV, kumanda, beyaz eşya, elektrikli ev aletleri ve ambalajları gibi birçok ürünün geliştirilmesinde rol aldım. En keyif verici olay ise tasarladığım bu ürünleri yurtdışında sokaklarda dolaşırken bir mağazanın vitrininde veya kaldığım otel odasında rastlamak oldu.

Kendi şirketinizi nasıl ve kimlerle kurdunuz? Sizi bu karara iten etkenler neler oldu? Kendi işinizde ilk deneyimleriniz neler oldu?

– Nesne Tasarım’ı 94 yılında, endüstriyel tasarım, mekanik tasarım ve elektronik tasarım konularında çalışan iki ortaklı bir ArGe şirketi olarak kurmuştuk. 2006’da ise elektronik gruptan ayrılarak sadece endüstriyel ve mekanik tasarım olarak yolumuza devam ettik.
Sekiz yıllık fabrika deneyiminden sonra yan sanayiden gelen kışkırtıcı teklifler ve farklı sektörlere proje yapma arzusu, kendi tasarım ofisimizi açmakta büyük etken oldu. Ofisi açtıktan kısa bir süre sonra 94 krizini yaşadık ve altı ay boyunca değil kapımızı çalan telefonumuz dahi çınlamadı. Bir daha bu kadar boş vakti yakalayamayacağımızı öngörerek İzmir-İstanbul-Ankara’da ulaşabileceğimiz birçok firmayı ziyaret ettik, kendimizi tanıtmaya çalıştık ve krizin sonunda emeklerimizin boşa çıkmadığını gördük. İlk deneyimlerimiz aklıma geldiğimde kendimi müşterilerine sürekli ‘’Tasarım kavramını’’ anlatmaya çalışan bir eğitmen olarak hatırlıyorum. Sancılı olmasına rağmen yüzümde tebessümle anımsıyorum o günlerimizi…

Profesyonel olarak çalıştığınız dönemden kendi işinize taşıdığınız prensip ve deneyimler oldu mu?

– Kesinlikle, firmayı kurduktan sonra aldığım ilk projeler, elektronik sektörü ile ilgiliydi. Projenin ölçeğine bakmaksızın tasarım sürecini; araştırma – fikir oluşturma – geliştirme – uygulama aşamalarını ve proje yönetimini – işleyiş biçimini, profesyonel olarak çalıştığım firmalardan edindiğim öğretiler doğrultusunda uygulamaya çalıştım.

Bugün hangi sektörlere hizmet vermektesiniz? Şirketler size ne gibi taleplerle geliyorlar veya siz yaptığınız çalışmaları nasıl sunuyorsunuz? Kendinizi nasıl tanıtıyorsunuz?

– Son senelerde potansiyel olarak gördüğüm sektörleri belirleyerek, çalıştığım alanlara sınırlama getirdim. Ağırlıklı olarak savunma sanayi, elektronik, medikal cihaz/ekipman, tarım makineleri ve ambalaj konusunda proje yapıyoruz. Geliştirdiğimiz ürünlerin büyük bir kısmını fikirden başlayarak mühendislik çözümleri ile üretim aşamasına kadar getiriyoruz. Doğrulama ve saha testi için yaptığımız prototiplerin yanı sıra çözüm ortaklarımızla ufak çaplı üretim de gerçekleştiriyoruz. Üzerinde uzmanlaşmak istediğimiz bazı proje konularını ise kendimiz belirleyerek müşteri odaklı olmadan TUBITAK – KOSGEB gibi organizasyonlardan destek alarak gerçekleştiriyoruz.
Çalıştığım firmaların büyük bir kısmı ile uzun süredir çalışıyorum, yeni gelen müşterilerin çoğu da bu firmalardan referans alarak bize ulaşıyorlar. Sanırım olumlu fısıltı en iyi pazarlama aracı oluyor.
Ayrıca fuar ziyaretleri, iyi tasarlanmış bir web sitesinin ve bizzat randevu alarak şirket tanıtımı için sunum yapmanın da tanıtım için çok faydalı olduğuna inanıyorum. Sunumlarda teknik yeterliliğimizi, yaratıcılığımızı ve detaycılığımızı vurgulamanın yanı sıra geleceğe yönelik senaryolar da sunuyoruz.

Dünyadaki endüstriyel tasarım trendlerini nasıl takip ediyorsunuz? Kendinizi ve işinizi nasıl geliştiriyorsunuz?

– Gelişmeleri ve trendleri Internet ortamından, üye olduğumuz platformlardan, yayınlardan, seminerlerden, sergilerden ve fuar ziyaretlerinden takip etmeye çalışıyoruz. Ayrıca proje yönetimi ve tasarım sürecinde yeni metodlar geliştirmek, bizim için diğer önemli bir konu, bunun için de sık sık ArGe mühendisliği vb eğitimlere katılıyoruz. Ayrıca ofiste çalışan tüm ekibin yararlı olabileceğini düşündüğü konuları eklediği soft ortamda geliştirdiğimiz geniş çaplı bir kütüphane var.
Ancak tüm bu bilgi yüklemesi kişisel gelişime paralel olduğu zaman yaratıcı bir zemin hazırlıyor, iyi bir gözlemin, dostlar ile yapılan beyin fırtınalarının ve öğrenme arzusunun beni çok beslediğini düşünüyorum.

İzmir’de faaliyet göstermektesiniz; İzmir’de olmanız, Ege bölgesindeki şirketler için bir avantaj olabilir, ama diğer şehirlerdeki şirketlerle iletişimi nasıl kuruyorsunuz? Yaptığınız iş şirketlerle çok yakın diyalog içinde olmanızı gerektirdiğinden, bunu nasıl sağlıyorsunuz?

– İzmir’de bacalı endüstrinin zayıflaması, bizleri İstanbul-Ankara gibi diğer kentlere yoğunlaşmaya zorladı dolayısı ile Ege’ de müşteri sayımız yok denecek kadar az. Yukarıda da belirttiğim gibi çalıştığım firmaların büyük bir kısmı ile uzun süredir çalışıyorum, yeni gelen müşterilerin çoğu bu firmalardan referans alarak bize ulaşıyor. Ayrıca fuar ziyaretleri de İzmir dışı firmalar ile iletişim kurmak için oldukça iyi bir araç.
Gerek İzmir gerekse diğer kentlerde yaptığımız her proje için sürecin ilk aşaması olan ‘’tasarım iş tanımı’’ için birkaç kez bir araya geliyoruz. Problemin tanımını ve beklentileri kısacası iş tanımını doğru yaptığımız sürece proje iş takviminde belirlediğimiz günlerde toplanmak yeterli oluyor. Ara dönemlerde ise teknolojinin tüm imkânlarından yararlanarak soft ortamda birbirimize dosya göndererek çalışmaları yürütüyoruz.

ABİGEM (Avrupa İş Geliştirme Merkezi) ile ortaklaşa KOBİ’lere ve tasarım öğrencilerine bazı çalışmalar yaptığınızı biliyoruz; bize biraz bu çalışmalardan söz edebilir misiniz?

– ‘’Fikirlerinizi üretime dönüştürmenin pratik yolu’’ sloganından yola çıkarak 2005 tarihinde ABIGEM ile ortaklaşa DesignEge projesini oluşturduk. KOBİ’lere ürün geliştirme konusunda rehberlik yapan ve eğitimler düzenleyen bu tasarım merkezinde ayrıca hızlı prototipleme hizmeti de vermekteyiz.
Yurt dışında devlet destekli tasarım merkezleri incelenerek yapılandırılan DesignEge, tasarım kaynaklarını yeterince etkin kullanamayan, bu konuda yeterli bilgi ve donanıma sahip olmayan KOBİ’lere rehberlik ederek, KOBİ’lerin tasarımla ilgili tecrübe ve bilgi kazanmalarını, tasarımla rekabet avantajı yakalayarak, ürünlerini ticari potansiyele dönüştürmelerini hedefliyor.
Ayrıca İzmir Ekonomi Üniversitesi, İzmir Ticaret Odası ve Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın, İzmir’i bir “Tasarım Şehri” olarak konumlandırma vizyonuna katkıda bulunmak da amaçlarımız arasında.
Bu bağlamda tasarım öğrencileri ile birlikte gerçekleştirilen akıllı otobüs durakları gibi kamu projelerini ortaklaşa yapmanın yanı sıra staj ve mezuniyet projesi yapma imkânı sağlamak da hizmetlerimizin arasında. Öğrencilerle yapılan çalıştaylardan çok zevk aldığımı itiraf etmeliyim.

Şirketinizin geleceğe yönelik planları nelerdir?

– TUBITAK destekli projelerimizin kendi markamızla üretilmesini sağlamak ve yurt dışına proje yapabilmek şirket geleceğine yönelik planlarımın arasında. Bazı sivil toplum örgütleri ile üzerinde konuştuğum ve bana ivme kazandıracağını düşündüğüm projeleri hayata geçirmekde kişisel hedeflerimin arasında. Bu projelerin bir kısmı geleneksel üretimle yapılan objelerin güncellenmesi, ticari ürün olarak tasarlanması veya geleneksel gıda ürünlerinin yeni bir bakış açısı ile ambalajlanarak pazara sunulması. Ayrıca ‘’Eğitmenlik ’’ yaparak tasarım eğitimine destek vermek de başka bir hayalim.

Şirketinizin pazarlama çalışmaları var mı?

– Her yeni yılda kapasitemiz doğrultusunda ufak bir pazarlama planı yapıyoruz. Bu plan çoğunlukla çalışmış olduğumuz sektörlerle ilgili yurt içi fuarlarına katılım ve buna bağlı olarak baskılı dokümanların hazırlanması şeklinde oluyor. Ek olarak üniversite, sanayi ve meslek odalarında düzenlenen tanıtım seminerlerine ve ArGe pazarlarına olabildiğince sık katılarak projelerimizi – hizmetlerimizi tanıtmaya çalışıyoruz.

ETMK (Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu) üyesisiniz, bize bu kuruluşun çalışmalarından söz edebilir misiniz?

– 1988 yılında Ankara’da kurulan Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu (ETMK) derneği, Türkiye’de endüstriyel tasarım alanında çalışmalar yapan tek mesleki örgüttür. ETMK’nın temel hedefi, endüstri ürünleri tasarımı mesleğini topluma tanıtmak, tasarımcıların hak ve yetkilerini oluşturmak ve korumak, meslektaşlar arasında iletişim ve dayanışmayı güçlendirmek, endüstriyel tasarımın yerel ve küresel pazardaki artan önemini göstermek, Türk tasarımcıların birikimini ve katkılarını paylaşmaktır. Bu doğrultuda birçok sergi, seminer vb faaliyetlerde buluna ETMK, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TIM) ile Türkiye Tasarım Konseyi kuruluş çalışmalarını başlatmıştır. Ayrıca ETMK bu yıl, toplumda iyi tasarım bilincini güçlendirmeyi amaçlayarak içinde benimde yer aldığım uluslararası bir jüri ile Türkiye de ilk defa Design Turkey yarışmasını düzenledi.

Son olarak bu sektör çalışanlarına ve kendi işini kurmak isteyen endüstriyel tasarımcılarına ne gibi mesajlar vermek istersiniz?

– Endüstriyel tasarım aslında meslek olarak kişinin yaşam gustosu ile birlikte gelişen bir meslek dalı. Genç meslektaşlarıma, kendilerini PC ekranına kilitlemeden yaşam ile sürekli diyalog halinde olmalarını, çevreyi, insanları, kullanım alışkanlıklarını, farklı kültürleri, nesneleri, doğayı sürekli gözlemlemelerini öneririm. Tüm izlenimler, yeni bir fikrin girdisi olabileceği gibi yaşadığımız yerin, toplumun gerçek ihtiyaçlarını farklı bir bakışla karşılamamıza ve doğru çözümlere ulaşmamıza yardımcı olacaktır. Çok sevdiğim tasarımın kült kitabı Victor Papanek’in ‘’Design For The Real World’’ü (Gerçek Dünya İçin Tasarım) şiddetle okumalarını tavsiye ederim.

Sizi ve çalışmalarınızı tanımaktan çok mutlu olduk, başarılarınızın devamını dileriz.

Söyleşiyi yapan: Hakan Okay, Mayıs 2009